Bugünün Türkiye’sinin ekonomik koşullarında yapabileceğimiz en akıllı işlerden biri, burada, Türkiye’de teknolojik ürünler geliştirerek, yurtdışına satmak. Peki neden?
Bir aile düşünün. Baba (Ahmet) zaman zaman yurtdışına çıkıyor, ordaki pazarcılardan bir şeyler alıp eve geliyor. Aldıklarından bir şeyler üretiyor. Sonra mahallesindeki çarşıya çıkıp onları satmaya çalışıyor. 3$’a (10 TL) alıp, 11 TL’ye satıyor.
Başka bir aile düşünün. Baba (Mehmet) evdekilerle bir şeyler üretiyor, mahallesindeki pazara çıkıyor ve 11 TL’ye satıp eve para getiriyor.
Başka bir aile var. Baba (Hüseyin) evdekilerle öyle bir şey üretiyor ki, yurtdışından birileri duyup, bolca almak istiyor. 11$’a satıyor. 36-37 TL kazanıyor.
Bu üç aile mutlu mesut yaşarlarken, bir gün dolar iki katına fırlıyor ve her şey allak bullak oluyor.
Ahmet artık yurtdışından bir şey alamıyor çünkü 3$’lık mal 20 TL oldu. Ordan 20’e alıp, mahallesinde en az 21 TL’ye satmalı ki para kazansın. Ama mahalledekiler 11 TL’den fazlasını vermiyor. Ahmet eve para getiremiyor. Ay sonunda elektrik, su, kira ödenecek. Nasıl?
Mehmet 11 TL’ye satmaya devam edebilir. Ahmet kadar sıkıntıda değil ama mahallesindekiler hep Ahmet gibi olduğu için, satın alacak müşterisi kalmıyor. Mehmet müşteri bulmak için 11 TL’lik malını 5 TL’ye satıp ay sonunu getirmekten başka çaresi kalmıyor.
Hüseyin’in çocukları Mehmet’in sattığı şeyi çok seviyor. Eskiden 3 tane alıyorlardı. Şimdi 36 TL’ye 6 tane alıyorlar üzerine kalan parayı da kumbaralarına koyuyorlar.
Bu hikayede;
- Ahmet = Türkiye
- Mehmet = Eski Türkiye
- Hüseyin = Gelecek Türkiye (Olması Gereken)
Evet hikaye çok basitleştirildi. Aslında başka bir sürü etkileyen şey var ama özetle bugünün Türkiye’sinde hepimiz Hüseyin olmalıyız. Peki nasıl?
Öyle bir şey yapmalıyız ki, maliyeti minimum olsun ve yurtdışından çok sayıda müşterisi olsun.
Bilginin, tecrübenin ve yaratıcılığın bize maliyeti sıfır. Bu üçünün bir araya gelmesiyle birlikte yaratacağımız ürün fikrinin değeri ise sonsuza uzanabilir.
O halde, herhangi bir şeyi satın alıp, biraz kar payı koyup başkalarına satmaya çalışacağımıza, yalnızca aklımızı kullanmak çok daha mantıklı.
İş fikrimizi, sağlam bir iş modeliyle birleştirip, biraz tasarım ve biraz kodlama katarak tüm dünyaya satmak için önümüzde hiçbir engel yok.
Hepimizin bir uzmanlığı ya da en azından ilgi duyduğu şeyler var. Bu konulara odaklanarak akılcı bir iş fikri ortaya koyabiliriz. Benim için bu uzmanlık “teknoloji ürünü geliştirmek“. 10 yıldır bu işi yapıyorum, şu an 18 ayrı dile uygun hazırlanmış ve 80 küsür ülkede satılan mobil uygulamalar geliştiriyor, yönetiyor ve satıyorum.
Anafikir.com’da bu işin “nasıl”ını anlatmak ve ilham vermek istiyorum*. Ben ve benim gibi deneyimini paylaşmaya hevesli profesyonel iş insanlarıyla, “teknoloji ürünü yaratıp, dünyaya satma” hayalimizi herkes için daha kolay hale getirmek isteriz.
Ülkemizin aynen Güney Kore, Hong Kong, Singapur, Malezya gibi hızlıca “teknoloji ihraç eden ülkeler sıralaması“nda üst sıralara çıkmasını görmek ve buna küçük de olsa bir katkımızın olması şahane olmaz mı?
* Anafikir.com - Biz Kimiz, Ne Yapıyoruz?
0 yorum