Birçok önemli uzmanın tahminine göre 2024, Güney Çin Denizi’nde patlak verecek, dünya çapında bir savaşın başladığı yıl olabilir.
Yok sayılamayacak kadar hayati olan bu öngörü, bence 2024 yılındaki pazarlama trendlerini şekillendirecek yegane kırılımlardan biri olacak.
Bu trendleri ele almadan önce tarihten iki kesit sunmak istiyorum.
İkinci Dünya Savaşı, insanlık tarihindeki en yıkıcı ve kanlı çatışmalardan biriydi. Savaşın maliyeti, maddi ve manevi olarak muazzamdı. Öyle ki, Amerikan hükümeti, savaş giderleri için vatandaşından para toplayabilmek için özel bir tahvil üretti.
Tahvilin teklifi şuydu;
“Şimdi %50 indirimli fiyatla bu tahvili al, 10 yıl sonunda %100’ünü + %2.9 faizli bir şekilde paranı geri al”
Savaş, vatandaşların milliyetçi duygularını arttırır ve tek bir ortak amaç altında bir araya getirir evet ama bunun gibi kaotik bir ortamda insanların ceplerindeki parayı kolayca alamazsınız. Daha güçlü “ikna” gerekiyordu. Ve ABD hükümeti de bunu biliyordu.
Hazine bakanı Henry Morgenthau Jr., Amerikalıları savaş tahvili almaya ikna edecek bir plan hazırlamak için propaganda uzmanı Peter Odegard’la bir araya geldi. İlk adımları “Savaş Reklamı Konseyi” kurmak oldu. Bu konsey, var gücüyle, her fırsatta vatandaşlarına Savaş Tahvili satacak ve bunu vatanseverliğe, çoğunluğun iyiliği için kişisel fedakarlığa çağrıda bulunarak yapacaktı.
Hükümet, her türlü yayın organından “Savaşı kazanmamızı istiyorsan, Amerikan evlatlarının ölmesine engel olmak istiyorsan Savaş Tahvili al” temalı reklamlar yapmaya başladı. Bu reklam kampanyasının en önemli yüzü tabi ki dönemin başkanı Franklin D. Roosevelt’ti.
Konsey, tüm çabalarına rağmen hedeflediği satışa ulaşamayınca, hükümet tarafından iki önemli karar alındı;
- Savaş sırasında korku nedeniyle enflasyonun yükselmesini engellemek için her ürün için “tavan fiyat” uygulamasına geçildi.
- Savaş Tahvili satışına destek olan “vatansever” markalar için çeşitli destekler ve imtiyazlar tanındı.
Birçok marka için “tavan fiyat” adeta bir depremdi. Ama o zamanlar çok da popüler olmayan bir viski markası olan Four Roses bunu bir fırsata dönüştürmeyi akıl etti.
Alttaki kampanya ile bir taşla birkaç kuş vurmayı başardı. ilk zorunlu görevi olan “tavan fiyatlarını açıklama”yı icra etti, aynı zamanda “vatansever” marka olarak hükümetin gözüne girdi ve en iyisi de satışları fırladı. Reklam’da “Four Roses almadan önce almanız gereken 4 şey” olarak Savaş Tahvili gösteriliyordu.
İnsanlık tarihinde her zaman bu tür çalkantılı dönemler olmuştur. Stratejik düşünmenin önemi bu günlerde belli olur.
Çok değil, 3 yıl önce, 2020 yılında Türkiye ve tüm dünya post-apokaliptik bir filmi yaşadı. Hızla yayılan pandemi nedeniyle dünya çapında bir “kapanma” yaşadık. Four Roses gibi stratejik düşünen KitKat bu dönemde fark yaratabilen ender markalardan biriydi.
Veteran pazarlamacılar çok iyi bilir; Kit-Kat’ın “Have a break. Have a Kit-Kat.” tüm zamanların en ünlü ve en uzun süre kullanılan sloganlarından biridir. Hayatımıza bir “ara” vermek zorunda kaldığımız pandemi dönemi için bu slogan daha derin bir anlam taşıdı ve marka yetkileri yalnızca bu sloganın olduğu mesajları içeren hediye kutularıyla insanların birbirlerine moral verebilmesini sağladı. Ne kadar basit ama ne kadar güçlü bir fikir.
Tarih tekrardan ibaret. Savaş, pandemi… Her şey tekrar tekrar başımıza gelir. Bizim yapmamız gereken tarihten dersler çıkarmayı bilmek. Tüm markaların bu “kötü” olasılıklara karşı birden fazla oyun planı olması gerekiyor.
Bunun ışığında 2024 trendlerine geri dönmek istiyorum. Bence çok önemli olduğunu düşündüğüm 5 ana trend var;
Trend 1: Reklamdan Arınma
2024’te, markalar kendilerine “reklam” yapabilecek zaman bulmakta zorlanacak. İnsanların ilgileri daha hayati konularda olacak. Gelecekleri hakkında korku ve endişeli olacağı bu dönemde, bir şeyler satmaya çalışmak irrite edici olacak.
Pazarlamacılar, bu dönemde “reklamlardan arınma” stratejileri geliştirmek zorunda kalacaklar. Bu, daha fazla kişiselleştirilmiş ve hedefli mesajlar göndermeyi, daha yaratıcı ve ilgi çekici içerikler oluşturmayı ve tüketicilerle daha anlamlı ilişkiler kurmayı içerebilir.
Trend 2: Korku ve Endişeye Hitap Eden Ürünler
Korku ve endişe temel duyguları yatıştırmaya talip ürünleri pazarlamak daha kolay olacak. Bu ürünler arasında, kişisel güvenlik sağlayan ürünler, sağlık ve refahı destekleyen ürünler ve belirsizlikten kaçınmaya yardımcı olan ürünler yer alacak.
Örneğin, güvenlik kameraları, panik butonları ve hatta kişiselleştirilmiş savunma silahları gibi ürünler, insanların kendilerini daha güvende hissetmelerine yardımcı olabilir. Sağlık takviyeleri, egzersiz ekipmanları ve hatta meditasyon uygulamaları gibi ürünler, insanların kendilerini daha sağlıklı hissetmelerine yardımcı olabilir. Ve gelecek hakkında daha fazla bilgi edinmelerine yardımcı olan kitaplar, yayınlar ve hatta kurslar gibi ürünler, insanların belirsizlikten kaçınmalarına yardımcı olabilir.
Trend 3: Generative AI ile Yaratıcı İçerikler
Şirketler, Generative AI’ı bolca kullanmak isteyecek. Reklam değil şaşırtıcı, ilgi çekici içerikler oluşturanlar markalar müşterinin sınırlı olan ilgisini markasına çekebilecek.
Red Bull bu konuda en iyi örneklerden biri. Başından beri tüm stratejisini “reklam” üzerinde değil, içerik üzerine kurmuş ve çok da başarılı olmuştu. Bu gün tüm markaların Red Bull’dan ilham alması gerekiyor. Üzerine bir AI sosu ile tadından yenmeyecek.
Trend 4: TikTok First Ürünler
Bu yıl hayatımıza “TikTok First Product” diye bir kavram girdi; Sosyal mecralarda, viral videolarla yayılan DTC (Direct to Consumer) ürünler bunlar. İnsanların ihtiyaçlarını, ilgilerini, neyi neden paylaştıklarını analiz ederek şekillendirdikleri ürünleri daha fazla konuşacağız.
Özetle TikTok gibi sosyal mecralar, insanların yeni ürünler ve hizmetler keşfetmek için giderek daha popüler bir yer haline geliyor. Bu nedenle, pazarlamacıların, TikTok ve benzeri yerlerde öne çıkabilecek, viral olabilecek bir konumlandırma tasarlamaları gerekecek.
Trend 5: Ekonomik Özgürlük Kazandıran Ürünler
Ekonomik özgürlük kazandırmaya talip ürünler “hayati ihtiyaç” haline gelecek. Birçok marka bunun üzerine yan ürünler geliştirerek ana markasını pazarlamaya çalışacak. Benzer bir şekilde “tutumlu olma” yolları gösteren, kullanıcılara kendi ürünlerini daha ucuza kullanma yollarını anlatan markalar samimiyetle davrandıkları için bağlılık kazanacak.
Ekonomik krizler, insanların daha fazla tasarruf etmesine ve daha bilinçli harcama yapmasına neden olur. Bu nedenle, ekonomik özgürlük kazandırmaya talip ürünler, bu dönemde daha çekici hale gelecektir.
Savaş ya da pandemi pek tabi her şeyi, ekonomiyi ve dolayısıyla markaları da derinden etkiler. Bu tür olağanüstü durumlarda insanlar için “hayatta kalmak” ne kadar zorsa, markalar da benzer bir ölüm kalım meselesi içinde olurlar.
İlk yapılması gereken, bu gerçeği “ölümcül” bir tehdit olarak algılayıp, önce markanın olağanüstü durumları atlatmasını sağlayacak önlemler almak gerekiyor, sonra da aynen Kit-Kat ve Four Roses gibi durumu fırsata çevirmenin yollarını aramak.
Dip not: Bu yazı “2024 Dijital Pazarlama Trendleri Neler Olacak?” isimli e-kitap’ta yayınlanmıştır.