En sağlam ve başarılı ortaklıklar uzun yıllar birlikte çalıştığın, yeteneklerini, uzmanlığını, kapasitesini, huyunu, iniş çıkışlarını bildiğin, sürprizi pek olmayan, sorumluluğunu aldığı işin hakkından geleceğine inandığın, ya da en azından elinden gelenin en iyisini yapacağından emin olduğun, en zorlu koşullarda bile işini, takımını, ruhunu ve seni satmayacağından emin olduğun, özetle güvenini kazanmış iş arkadaşından çıkar.
O yüzden çoğu insan uzmanlık, yetenek ve kapasite kısımlarını dikkate almadan, en yakınlarında “güven” duydukları arkadaşlarıyla, akrabalarıyla ortak olmaya çalışır. Çünkü en kısa yol budur. Sonsuz güvenebilmek…
Bazen, o sonsuz güven boşa çıkıverir. İş değişir, hayat değişir, insanlar değişir… Şaşırtmaz dediğin insan seni yarı yolda bırakıverir. Güvenme duyguna güvenin kaybolur.
O an dünya başına yıkılır ama sonra her şey düzelir. Belki de en hayırlı şeyler o düşüşten sonra başlar…
Bizim kültürde iş ortağına çok soru sormak ayıp karşılanır ama işin başarıya ulaşması için en sağlıklısı, daha önce hiç irdelenmemiş “varsayılan” tüm noktaların netleştirilmesi ve “iş hedefleri – duygusallık” ayrımını becerebilmektir. Batı kültürü bu “laiklik” ilkesine daha yakındır…
İnsan ilişkilerine daha matematik ve faydacı bakılan batı kültürünün iş ahlakı da kurallar ve yöntemler üzerine kuruludur. İş ortaklıklarına da bu pencereden bakarlar. O yüzden adeta bir dedektifmişcesine çapraz sorgu yapar gibi ortak bulma yöntemleri geliştirmişler.
First Round, eğer girişiminize bir ortak arıyorsanız ve adaylar arasından nasıl bir kriter setiyle seçim yapabileceğinizi bilmiyorsanız sormanız ve emin olmanız gereken tüm önemli soruları çıkartmış.
Güveni kaybettiğiniz o noktada bu matematik işe yarayabilir. İnsanların en garip durumlarda nasıl tepki verebileceklerini varsaymak yerine, kendi ağızlarından çıkacak yeni sözlerle ortaya çıkartmak güven eksikliğinin yerini dolduran geçici bir yöntem olabilir.